19 Ağustos 2016 Cuma

TTO Diş Macunu

         Merhaba arkadaşlar tembel kardrşiniz geldi :)
 Bugünkü konumuz TTO DİŞ MACUNU bunu eczanede gördüm ve dikkatimi çekti.
                  
Üstünde vaat ettikleri benim dikkatimi çok çekmişti. Diş macununu incelerken de eczacı kız bana Türkiye de satılan tek yeşil bandrollü diş macunu olduğunu söyledi,  benim daha önce 'Misedor' ve 'Farmasi' de görmüşlüğüm olsada kadın haklıydı. Marketlerde o kadar kutuların içine baktım ama bi yeşili bulamadım. 
                   
   Benim için diş macunu çok önemlidir. Çok hassas diş etlerim olduğu için her diş macunu bana yaramıyor. Bu ürünü ilk kullanırken de diş eti ağrılarım vardı ve inanır mısınız çok kısa bir süre içinde bana iyi geldi. 
                    
   Üründe Sls, Paraben ve Sodyum içermez diyor. Bu maddeler olmadığı için pek köpürme olmasa da çok iyi bir macun olduğunu size söyleyebilirim. Fiyat konusunda biraz yüksek gözükebilir. Bilmiyorum siz diş macununa ne kadar ayırırsınız ama ben hassasiyet yüzünden daha yüksek meblalarıda gözden çıkarabilirdim ki bu o kadarda yüksek değil 20 tl kadar bir fiyatı var ürünün ama siz birde vaat ettiklerine bakın. 
                 
* Ağız kokusu giderme
* Diş hassasiyeti
* Diş eti onarımı
* Beyazlatırıcı
* Antiplak
* Diş çürümesini önlemede etkili
                 
    Ben beğendim ve size de öneririm. Denerseniz umarım ki sizde beğenirsiniz. Herkese iyi ve sağlıklı günler dilerim. :))


10 Nisan 2015 Cuma

Kolay Dil Öğrenme Tekniği


YABANCI DİL ÖĞRENME YÖNTEMİ;

 Sınavlarım yüzünden anca vakit bulabildim :( ama bugün önemli bir konu ile karşınızdayım :D
   Yaşadığımız çağda olmazsa olmazlardan biride dil öğrenmektir. Şu anda insanlar ana dillerinin yanında bir de ek dillere başvurmakta ki bu da insanlara bir çok alanda kolaylık sağlamaktadır.En çok başvurulan dil ise İngilizcedir. 
 
Bakalım kutumuzdan ne çıkacak :)) (tahmin etmişsinizdir ;)) 
    Öncelikle benim fazla dil kapasitem yoktur fakat arkadaşımla uyguladığımız bir yöntem sayesinde zorlanmadan öğrenebiliyorum. Buse'yi biraz uğraştırıyorum ama sağ olsun her türlü katlanıyor bana :) . işte bugün size bu yöntemden bahsetmek istiyorum. 

   Bir dil öğrenmek için öncelik nedir? Herkesin tahmin ettiği gibi saçma sapan gramerlerden önce gelen şey kelimelerdir. Bir dilde 4000 kelime öğrendiğiniz zaman o dili öğrenmiş oluyormuşsunuz. Sizce de çok hoş değil mi? 

   Evet başlıyorum anlatmaya. Kelimeleri nasıl bulacağız diye soruyorsunuz sizinde tahmin ettiğiniz gibi düşünüpte kelime bulmak zordur. Daha doğrusu düşünerek kelme bulamazsınız :))) O yüzden size ufak bir kopya vermek istiyorum. Kelimeler için ufak çaplı bir araştırma yapıcaksınız ki bu da fazla vaktinizi almaz. Araştırma konularınız:
- En sık kullanılan kelimeler
-Sınavlarda en çok çıkan kelimeler
 diye araştırabilirsiniz. Kendi ilgi alanlarınızı da katabilirsiniz araştırmayı ona göre yapabilirsiniz. Mesela yukarıda belirttiğim gibi yazılıda çıkan kelimeler. Ha bir de tamlamalara bakmanızda da yarar vardır bence :)

  Şimdi kelimeleri buldunuz (bizimkileri Buse bulmuştu ) sonra ne mi yapacaksınız? Benden söylemesi oturup saatler harcayarak kelime ezberlemek çok zor ve bana göre ciddi anlamda sıkıcıdır. Ezber yapmayı ciddi anlamda sevmiyorum. Neyse size ne yapmanız gerektiğini söyleyeyim tek başınıza uğraşmak yerine yanınızda arkadaşınızı belki sevgilinizi ya da aile üyelerinizden birinden yardımcı olmasını rica edebilirsiniz. :) İnanın çok çok zevkli oluyor ve öğrenirken zorlanmıyorsunuz. 
Bunlar okulda hazırladığımız tek taraflı kağıtlat :)

   Size işin aslını tamamen anlatayım. Öncelikle belirli miktarda her gün kelime çıkartın. Mesela ilk hafta her gün 5 tane sonra ilerleyen zamanlarda yavaş yavaş arttıra arttıra gidin 10 olsun belki de yirmi ve hatta kendinizi bile şaşırtıp daha fazla kelimeye çıkabilirsiniz :) Kelimeleri küçük kağıtlara Türkçesi ile yazın biz renkli kağıtlar kullanmayı tercih ettik ( renkli şeyleri severim :))) ) o kağıtlarda yazan kelimeler iki yerde var. öncelikle kalem kutumun içi okulda çıkardığımız kelimelerle dolu. İkincisi ise eve gelince yazıp kutuya attığımız kelimeler. Bu kutudaki kelimelerde kağıdın daha doğrusu kartonun iki tarafını kullanıyorum. önüne ingilizcesini arkasına da Türkçesini yazdık. ve rengarenk olduğu için çok güzel bir görüntü oluşturdu. Şimdi size bu çalışmalarımızı fotoğraflayarak göstermek istiyorum.
Her gün düzenli kelime attığım kutum :) benzeri Buse de de var :)

Gerçekten işe yarar bir metot, yandaki kabın içinde yenilerini yazmak için bekleyen renkli kağıtlarım var :)

Denemenizi tavsiye ederim. Dil önemli bir konu ve sürekli kaşınıza çıkabilir bir iki kelime bilmek bile inanın bazen çok işinize yarayabiliyor 

Hepinize mutlu hafta sonu diliyorum :)

10 Mart 2015 Salı

Buz Hokeyi


BUZ HOKEYİ :))))

 

Buz hokeyini merak edip araştırma gereğini okuduğum seri şeklinde bir kitaba borçluyum. Herkes gibi adını duymuş fakat az çok ettiğim tahminler dışında nasıl oynandığını bilmiyordum. Evet buz holeyini merak ettiren roman serisi Rachel Gibson'ın yazmış olduğu bir seridir ve üslubu mükemmeldir ki bunlara ben girmek istemiyorum bunları buraya tıklayarak Buse'nin sayfasından bulabilirsiniz.
 Biz bu kitaplar sayesinde buz hokeyine merak saldık.



 Öncelikle buz hokeyi genel olarak Amerika ve Kanada da yaygın bir spor dalıdır ama yavaş yavaş dünya ülkelerine yayılmaya başlamış ve ülkemizde bu hareketten nasibini almıştır. Şu an Ankara, İstanbul, İzmit ve bir kaç yerde daha buz hokeyi oynanmaktadır ama en donanımlı yer Ankara diye biliyorum.

bu da Türkiye bayanlar hokey takımından

ekipman gösteriyorum kim sorarsa :)

   Neyse öncelikle buz hokeyinin ekipmanlarını anlatmak gerekirse patenlerden başlamak üzere eldivenler, kask ve yastıkla beslenmiş koruyucu kıyafetleri vardır. Buz hokeyini oynayan oyuncuların kesin sahip olduğu şeyler mükemmel bir vücut, kaslar, adonisler, vücudun belirli yerlerinde kırıklar, incinmeleri örnek verebiliriz. Bunların arasına koyamayacağımız şey ise orjinal dişlerdir. Çok az hokey oyuncusunun o sert mücadelelerden sağlam dişle çıktığını sanıyorum ki bu bir mucize ki onların mucizeleri de çok uzun süreli olacağını sanmıyorum en kısa zamanda onlarda takma dişlere merhaba derler. Vücut konusuna dönecek olursak ciddi anlamda sıkı ve kaslı bir vücutları vardır. Düzenli olarak spor yaparlar.

yakışıklı bir hokey oyuncusuna merhaba :)
Puck (pak) adını verdiğimiz diskimiz


Bu da oyuncularımızın çok değerli sopaları :)

  Evet kıyafet ağırlıklı (!) tanıtımdan sonra ekipmanlardan bahsedecek olursak eğer puck (pak) adı verilen diskleri vardır ve uzun topu sürmek için sopaları vardır. Ki bunlar onlar -oyuncular- için çok önemlidir. Bir sopa diyerek geçemezsiniz onlar için sizin tahmin edemeyeceğiniz kadar önemli bir araçtır, belki de kimine göre bebekleri. Neyse bana göre halâ altı üstü bir sopa bu kadar tanrılaştırmaya gerek yok.
             Meşhur Key Arena'mız :))
  Oyunun oynanış şekline gelecek olursak kaleci de dahil her takımda altışar oyuncu vardır. İkisi savunma kalan üçü de ileri savunma oyuncusudur. Her maç üç devreden oluşur ve 20 dakikalıktır ama bir maç bir saatte değil tam iki buçuk saatte bitebilir çünkü buz hokeyi çok yorucu bir oyundur ve bir kişi buzun üstünde iki dakikadan fazla kalamaz. Kalan varsa da helal olsun diyebiliriz çünkü çok efor harcatan bir spordur.
Düdükle beraber diski kapmaya çalışma anları :)

 Oyunun başlaması için hakem işaret verdiğinde takım kaptanları basketbolda olduğu gibi karşı karşıya durarak topu kapmaya çalışır ama hakem işaretine kadar kaptanlar birbirlerinin dikkatini dağıtmak için bir bileri ile laf dalaşına girer. Bunların öyle masum laflar olduğunu sanmayın oyun ne kadar sert oynanıyorsa söylenen laflarda bir o kadar kötü ve bel altıdır veya bilinen bir zayıflığı varsa ondan vurmaya çalışır. Bazen bu laflar ciddi anlamda işe yarayıp rakibin dikkatini dağıtabilir.
 Daha sonra oyunla ilgili bir de cezalar vardır; minor penalty ve major penalty olmak üzere ikiye ayrılır. Minor penalty, iki dakikaya kadar olan cezalardır ve bu cezalar sorasında oyuncu belirlenen dakika kadar ceza kulübesinde kalır. Bunu gerektiren durumlar ise diskin üstüne yatmak, sopayı omuzdan yuları kaldırmak , ekipman hatası veya karşı takım oyuncusunu sopayla çekme gibi basit hatalardır.

 Major penalty ise beş dakikaya kadar olan cezalardır ki bu cezayı gerektiren durumlar o kadar hafif hatalar değildir. Bunlara örnek rakip takımı yumruklama, kasten zarar verme gibi büyük hasarlar bırakacak hareketlerdir ve olayın büyüklüğüne göre maç cezası bile alabilir. Ceza kulübesindeki oyuncunun yerine de başka oyuncu giremez ve takımda eksik oyuncuyla maça devam ederki bu da hiç hoş bir durum değildir.
 Resimdeki kişi sayısını bilene helal olsun :)
 Buz rahat geldi galba :) neler olmuş orda?
 Bunu göeünce koptum ya altta kalanın canı çıksın :))
Bu iki kalecinin karşı karşıya gelip kavga etmesi fazla garip değil mi?
                 İşte oyuncularımızdan biri :)

 Oyunculardan bahsedicek olursak eğer, buz hokeyi oyuncularının acayip batıl inançları vardır. Öyle böyle değil. Bir maçı kaybettiklerinde sizin yapmış olduğunuz bir harekete yorarlarsa ayvayı yemişsiniz demektir çünkü tüm takım size tavır alır. Aynı şekilde kazanmalarını da size yorarlarsa bu seferde her maç size o hareketi tekrarlatırlar. Hepsinin bir çok totemi vardır. Saçma ya da mantıklı ki bunların hiç birini size mantıklı geliceğini sanmıyorum. Mesela okuduğum kitaplardan birinde kaleci sahaya çıltığında iki kez ileri geri kalenin etrefını turlardı ve sonra sopasıyla kalenin direklerine vururdu. Başka bir tanesinde ise gazetici kıza yapmadıklarını bırakmamışlardı. Ki bu kitapları mutlaka okumanızı tavsiye ederim kadının üslubu bir harika ve kitap tanıtımları için tekratdan belirtmek isterim ki buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz :))

 Herkese dileklerinin gerçek olduğu bir hafta dilerim :))

2 Mart 2015 Pazartesi

Antik Mısır

Yeni bir konuya merhabaa :)) Antik Mısır ile ilgili biraz bilgi almak ister misiniz? Benim Antik Mısır aşkım çook eskilere dayanmakta. Şöyle ki daha ikinci sınıf öğrencisi olduğumu düşünün. İşte o zamanlar biz bazen kuzenler bazen de komşularla toplanırdık ve harita oynardık.işte ben daha o zamanlar bir kere Mısırı seçmiştim ve bir daha hep Mısır demiştim. Daha küçük olmama ramen mısırla ilgili bir sürü araştırma yapmıştım. (Takılınca takılıyorum ne yapayım :)) Piramitleri, firavunları, mumyaları, mumyalama teknikleri hatta işi ileri götürüp alfabesine bile bakmıştım. Annemlere sürekli " ben büyüyünce Mısır'a gidicem" diyerek ortalıkta dolaşıyordum. Annemde tamam kızım gidersin gibilerinde cevap veriyordu. Annem belki beni geçiştiyordu ama sonuç olarak fena bişi de yapmıyordu. Ben da saf gibi inanıp mutlu oluyordum sonuçta :))
   Aslında benim Mısır aşkım biraz garip.  Eskisi kadar tutkuyla yaklaşmıyorum ama arada hala aklıma geliyor ve imkanım olursa eğer bir kere mutlaka Mısır'a gidicem.
 Şimdi biraz daha Mısır aşkımı anlatıp size Mısır hakkında bilgi vermek istiyorum. Şimdi belki diyorsunuz lafı çook uzatma diye ama içimde kalır anlatmasam.
  Orta okuldayız ve dönem sonlarını düşünün. Yazılılar konular bitmiş ve biz boş durmamak için okulda belgesel izlerdik. Bir kaç kere Mısır ile ilgili açmışlardı. Arada evdede izlerdim zaten ama neyse. Orda kadın bir arkeolog vardı işte gömülü insanları çıkarıyolar falan böyle iskeletler artık bir birinden ayrılmış ama onlar hepsini toplayıp hatta ayırıp birleştiriyorlardı. Bu bana yapboz gibi geşmişti tabi ben bu tür şeyleri çok severim neyse sınıftan "iykk" gibilerinden sesler yükseliyor benden "ayy, wow" diye beyeni dolu sesler ama kim takar dimi? Ya zaten ölmüş çoktan çürümüş geriye bi iskeleti kalmış ki oda kurumuş falan hani ele bulaşıcak insanı tiksindirmesi için bişi kalmamış (ne de rahat bahsediyorum sanki maketten bahsediyormuş gibiyim :) ). Tamam benim midem çok hassastır çabuk bulanır ama onlardan tiksinme gereksinimi duymadım işte.
  Evet gelelim Mısır'a çok uzattım biliyorum ve başlıyorum ama önce tarihine pek değinemeyeceğimi belirtmeliyim çünkü çok kapsamlı bir tarihi var çok fazla dönemleri var ve nerden tutsam elimde kalan bir konu sınırları çok geniş.
Mısır antik çağlardaki en büyük medeniyetlerdendir ve bir çok alanda gelişmiş bir medeniyettir.
Aşağı ve yukarı Mısır olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Krallıkla yönetilen bir yapısı vardı ve istikrarlıydı. Kuraklıltan dolayı Nil nehrinin yanına yaklaşıp orada bir yerleşim yeri kurdukları için Nil'in değişik koşullarından bir sürü deneyim sağlayıp kendinlerini geliştirmişlerdir.
 Maden işlemeciliği, tıp, tarım, karmaşık mimari, matemetik ve geometri, kendilerine has yazı şekilleri, fayans ve cam teknikleri ve bilinen en eski barış antlaşması derken o zamnki medeniyetlere göre çok gelişmiş bir yapıları vardı.

Antik mısırda sosyal hayata biraz değinmek istiyorum çünkü beni etkilemeyi başardı. Öncelikle eşitlik vardı en alt tabakada sayılan bir insan bile (köleler hariç:(( ) haksızlığa uğradığında veya uğradığını düşündüğünde sorunlu kişiyi dava edip hakkını arayabiliyordu. Kadınların yeri de antik mısırda önemliydi. Daha o zamanlar kadınların bir sürü hakkı vardı istediği kişiyle evlenip boşanabilirdi ki boşanınca da kocasının karışına ve çocuklarına karşı yükümlülükleri vardı ve maddi yardımda bulunmak zorundaydı. Erkekler gibi eğitim alabiliyorlardı ve hatta firavun olma gibi hakları bile vardı. Bu sistemi ben bir antik Mısır da biliyorum bir de Selçuklu Türklerinde.
   Mısırın mimarisine gelirsek eğer yaprıkları Piramitler bir şaheser. Sizce de çok güzel değil mi? Bu Piramitler yapılırken, ağırlığı 20 tondur, bazılarının yaklaşık 50 tondur ve bunlar 800 km uzaklıktan geldiği bilinmektedir ve kölelerin silindir tahtalarla ve rampalarla güç bela taşıdıkları devasa büyüklükte küp şeklinde taşlardan oluşmaktadır ki bu işlem sırasında taşın altında ezilip ölen çok sayıda işçi var beli kırılan, kambur kalmalarından söz etmiyorum zaten o kaçınılmaz ve hatta en hafifi.

Büyük Piramit
4.500 yılında yapılan ve en büyük piramit olan Büyük Piramittir. Toplamda 20 yılda tamamlanmıştır. 147 metre yüksekliğindedir ve 1887 yılında Eyfel Kulesi yapılana kadar insan tarafından yapılmış en yükset bina ünvanına sahipmiş. Bu devasa binamızın (sanki millet yer alıp içinde oturabilcekmiş gibi hissettim neyse saçmaladım yine ama aklımdan geçmedi değil böyle bi düşünce :)) tamamm deli değilim ve aydan ne kadar arazi satın almak saçma geliyorsa kulağa bu da onun gibi.) her kenarı 250 metre yani 8 futbol sahası uzınluğundadır.( Huhu düşünsenize her gün piramit çevresinde bir veya 5 tur dönün yeter alın size fit vücut :)) Ve piramitler direk basamak şeklinde yapılmazlar. Dağınık görünümlü bir dizilişleri vardır vardır fakat zamanla taşlar yerine oturarak basamak şeklini almaktadır. Büyük Piramitin inşaatında 4.000 usta ve binlerce işçi gerekmiş. Maaşları da giysi ve yiyecek (sarımsak ve turp) olarak ödenmiş. (Yok arkadaş ben çalışmam orda onca ton ağırlığında taş taşıcam ve büyük hasarlar alıcam belki taşın altında kalıp ezilcem bana bi gram bişi vercekler yok aman ben almayayım. Off yine saçmaladım :)) Piramitlerin içleri de labirent şeklindedir. Bir sürü kapısı ve koridoru vardır. Ustaca birbirlerine bağlanmıştır ve saatlerce aynı yerde dolaşıpta farkında olmayabilirsiniz içindeki odalarda ne olduğunu kimse görmemiştir çünkü giren araştırmacılar ya kaybolmuş ya da aynı yerde dolanıp durmuş. Duvarlarında da resimli yazılar mevcuttur. Piramitin mezar kısmında çeşitli tuzaklar vardır ve bu mezarlara giden yollar çeşitli can alıcı tuzaklarla kaplıdır çünkü o zamanlar da insanlar ölümden sonraki yaşama inandıkları için mezarları oda şeklindedir ve bu odalar ufak bir ev boyutundadır. ihtiyaçları olucakları düşünüldükleri için yanlarına çeşitli araç ve gereçleri koyarlar ki bunlarda öyle bakır, teneke değil tahmin edeceğiniz gibi, hep altın ve değerli taşlardan oluşan şeyler tamam yanında silah, giysiler, mobilyalar ve hatta tuvalet bile var ama sonuçta değerli eşyalar. E sonuçta kimse bir bakır parçası için canını ortaya koyup o tuzaklara gitmez.  yanlış hatırlamıyorsam piramitlerin duvarlarında sıkışmış gazlar vardı ve boşaldığında insan üstüne gelirse eritiyordu. Sonuçta bu zamana kadar dayanmış ve içinde haliyle gaz sıkışmaları olmuştur ve siz yürürken birden yüzünüze patlama ihtimalleri var. Ama deli ben hala ısrarla içeri girmek istiyorum.
              Bu o 20 tonluk taşlarımızdan
         Resimli duvarlar çok fantastik :))
Beyaz ışığı gördüğün an ona doğru koş bir daha bulma ihtimalin çok düşük olabilir

Bu arada piramitlerin çok gizemli olayları var bunlardan da bahsetmek istiyorum. Mesela hala neden olduğu çözülememiş olsa bile piramit içindeyken ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır. Kirli bir suyu piramite koyarsanız bir kaç gün sonra o suyu arıtılmış olarak geri alırsınız. Piramitin içine konan bir süt ise bir kaç gün taze kaldıktan sonra hiç bozulmadan yoğurda dönüşür ve çöpe atılan besinler meyveler vs. Hiç kokmaz ve belirli bir süre sonra mumyalaşmaya başlarmış. Piramitlerin içindeki bitkiler normalden daha hızlı büyürmüş. Piramitin içine konan bir su beş hafta sonra yüz losyonu olarak kullanışabilirmiş. Piramitlerin içinde yaralar yanıklar kesikler daha hızlı iyileşirmiş. Piramitler dev güneş saatleridir ve mısırlılar bu saate bakar ayları yılları ve mevsimleri hiç yanlışsız gölgelere göre hesaplarlarmış. Ne kadar etkileyici olsada piramitler bizim başımıza bela açan matemetik gibi bir şey de diyebiliriz çünkü her köşesinden matemetik problemleri çıkmakta ve çok zekice şeyler olsada matemetik sonuçta pisagor, pi sembolü falan derken baya bir dert açtılar başımıza. Ve insanı en etkileyenlerden biri ise piramit kimin adına yapılmışsa onun mezarı yılda sadece iki kere güneş alırmış bu o kişinin doğum tarihi ve tahta geçiş tarihidir.

 Duvarlarda ki resimli yazılardan biri ve bu adalet tantısını simgeliyor. Bir insanın hmm günahları demeliyim sanırım ya da daptığı kötülükler bir tüy den daha ağır gelmemelidir.
Çok güzel gözükselerde bu piramitler arasında pisagordan 3-4-5 kuralına uygun bir aralık var yani göründükleri kadar masum değiller :(

  Piramitlerden sonra bir de mumyalama teknikleri var. (Bu arada ilk bulunan mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan 12 bilim adamı kanserden ölmütür.) Bu nasıl mı oluyo şimdi bizim meftayı alıyolar ve bir güzel içini deşiyorlar. Şaka yapmıyorum ciddi anlamda deşiyorlar. Öncelikle beynini özel bir gereçle burnundan çıkarıp Kanopik Çömleği Dedikleri bu günkü bizim toprak çömleklere boşaltıp kapağını kapatıyorlar sonra karnını açıp bir iki organı çıkarttıltan sonra içine kurutmak içi kurutulmuş otlar, kum ve bezlerle sararlarmış. Daha sonra natron adlı bir kimyasalı vücudun üstüne serpip kurumaya bırakıyorlar. Kırk gün süren bir süreçten sonra beden kurtlanmadan ama kokup kokmadığından o kadar emin değilim yine de hafif bir koku vardır büyük ihtimal ile. Neyse kırk günün sonunda vücut temizlenip, güzel kokulu merhemlerle deri yumuşatılırmış. Bu işemler bitince de vücut keten kumaşlarla bir güzel sarılıp bir sonraki hayatta korunmak için tılsımlarla bağlanırmış. Bazı sargı bezlerinin üstüne de surat çilirmiş. Üç tane iç içe girmiş tahta tabutlara konmaktadırlar. Ve sonrada Lahit adını verdikleri küçük(!) taş mezarlarına koyuyarlar.
 Tamam dediğim kadar iyi durumda gözükmüyorlar :)
 ama yine de eldivenle dokunulabilir



 Mumyalama tekniği önce zengin kesim tarafından uygulanmıştır daha sonra çok popüler olup daha büyük kitkeleri yayılmıştır ki bu işi yapan özel mumyacı  adı verilen adamlar vardır. Mumyalama tekniği sayesinde mısırlılar tıpta da gelişmiştir.
 Bu seferlik mısırla ilgili anlatıcaklarım bu kadar aslında değil ama dediğim gibi neresinden tutsam elimde kalan bir konu ve her istediğimi yazamadım o yüzden bu yazının ilerleyen zamanlarda devamı olabilir. :)) yazımı beğenmenizi umuyorum ve hepinize mutlu bir hafta diliyorum :)


Harita ounu
 ( bilmeyenler için bir kağıdı haritaya benzer şekillerle parçalara ayırıyorsunuz seçtiğiniz yerlere sizi temsil eden istediğiniz bir ülkeyi yazıyorsunuz. Elinizde de zar yerine kullanılabikecek bir şey bir köşesi +, bir kenarı -, bir kenarı +1/2, bir kenarı da -1/2. Bunları belirledikten sonra bir yer belirtiyorsunız ve artı gelirse sizin eksi gelirse o kadar yer sizin topraklarınızdan gider. 1/2 ler içinde aynısı geçerli. Haritada boş alanlar bitince de karşı devletlerle savaşıyorsunuz. Tek kalan ülke oyunu kazanıyor.)

12 Şubat 2015 Perşembe

Dövme Modelleri


Dövme? Aslında dürüst olmak gerekirse pek sevmem ama bu aralar biraz ilgimi çekiyor fakat riske girip hayatta yaptırmam. Bazı insanlar acısından kaçar ama her zamanki gibi anormal ben daha çok çabuk sıkıldığım için onu yaptırma riskine
girmem. Canım sıkılınca silemem ki ben onu. "Geçici dövme?" diye sordukalrında ise şunu söyleyebilirim ki ilk bir iki gün çok güzel duruyor fakat sonra soluyor buda insanı biraz üzüyor veya sinirlendiriyor karaktere göre değişik tepkiler :)) bu dövmeler bir de on veya on beş günde tamamen siliniyor suyla muhattabına bağlı kalıcılığı. Sürekli  üstünden geçmeye de insan fırsat bulamayor açıkçası.
   Neyse vücudun değişik yerleri için değişik dövme modelleri var. Bazıları çok sevimli bazıları hımm nasıl desem sert ama çekici? Bilmiyorum bu tabir ne kadar uydu ama demek istediğim kötü çocuk kötü kız havalarında takılıpta yapan insanların karakterini daha da sert göstermek için yaptırdıkları dövmeler -upps açıklamam fazla mı uzun oldu ne? :)) - ve bir de çok ilginç dövme modelleri var gerçek gibi gözüken, insana vay canına dedirtecek ustalıkta yapılmış dövmeler. Fazla uzatmadan size örnekler göstermek istiyorum :))
 Yukarıdan aşağı doğru başlayalım :))
İlk olarak kafa bölümünde -aklınıza Hülya Avşar'ın yıldızı gelmesin hemen çenesinin altında belli bile olmuyor yıldız olduğu hani ne bileyim belki gözünün ucunda olsa bi ihtimal daha güzel olabilir ama yine de insan yüzüne dövmeyle zarar vermemelidir. Ama yine de herkesin kendi tercihi. :))

 YÜZDE Kİ DÖVMELER


Yüzde bence dövme olmamalı ama isteyenler için  bir örnek olabilir

                         Bu gerçek mi ya?

KULAK VE KULAK ARKASI

Notalar hoşuma giden semboller arasında :)) 

Değişik bir görüntü fakat hoş duruyor

Bak buna da bayıldım. 

 işte benim vazgeçilmezlerimden :) 



Yumuşak iniş için şemsiye, uçuyoruuum ya da düşüyorum :)) 

Anahtarlarda favorilerim arasında :)


Sevimli şeyleri sevenlere bence gayet sevimli bir dövme :))

Yıldızlar :)

Hmm buna bakınca aklıma gelen tek şey canının fazla yanmış olabileceği


             Yine notalarla karşınızdayım :))

Çok hoşuma gidenlerden bir kulak arkası
dövme daha 

BOYUN, OMUZ VE SIRT
Yıldızlar  (kızın kulağının arkasında ve kolunda da dövme var :))



                                Free :))

                             çok sevimli

                   ahh işte bu muhteşem :)

Kelebeklerde fazla klasik ama fena durmamış :)

Minik kedicik :)

Bu enseye yapılan dövmeler sizce de hoş durmuyor mu? 

  köpek patisi :)) bi ara hep elimin üstüne çizerdim, ojelerimi pati şeklinde yapardım                                          :)

Bi de ağaç ekleyelim dedim :)


 orjinal olmuş herkesin yaptırdığı şekilde                                       değil :)
 SIRT VE BEL
 Yıldız ve belde dövme sevenlere bir örnek


                     
        
  Çok sevdim ben bunu :)



            Çok hoşuma gidenlerden biri :))

Yin yang (her iyiliğin içinde bir kötülük her kötülüğün içinde bir iyilik vardır :))

 kaybolmaz bu arkadaş benden demesi diye iğrenç bir espiri yapmaktan kendimi alamadım kusura bakmayın :)

                        alevli bir ejderha

      orda saklı bir kuru kafa mı var? :)

                       
Bence vay canına dedirtebilen örneklerden                                 birisi :)


      sanırım bu ejderhalara da ilgim var

Kızın arkasına resmen manzara çizmişler ilk düşüncem bu olmuştu :))

KOL VE EL BİLEĞİ
            üç boyutlu çalışmalardan biri :)

 ben ejderhaları seviyorum derken sanırım mı demiştim daha çok çıkacak ejderha                                     dövmesi :)

 bu kuşu ilk gördüğümde çok sevmiştim :)

            güzel çalışmalardan biri daha :)
 Sürekli bileklikle gezenlere çıkmayan                                         bileklik :)

 çok sevimli değil mi ama ben şekilleri                   sembolleri daha çok severim :)

 sert baksada baykuşumuz benim hoşuma                                     gitti :)

         işte bu da beğendiklerimizden biri :))

                       
       Gözüme hoş gelen bilekte dövme :)

        kola yapılabilecek EN güzel dövme


 Sırtta da güzel duruyor ama kolda daha bi                              başka sanki :)

                 bu benden buseye gelsin :)

 değişik sitillerde yazılan yazılar bence çok hoş duruyor ve kola değil her yere uyuyor :)

             ilginç çalışmalardan biri daha:)

              ele yapılan güzel bir desen :)

              ahh işte bunlara bitiyorum :)



     fenerlilere tavsiyede bulunabileceğim                            çalışmalardan biri :)

KASIK, GÖBEK VE GÖĞÜS
 yılan şekli de sık tercih edilenlerden biri
   bu tüylerde sık kullanılır Ama güzel                               bulduklarım arasında :)
                       tazmanya canavarı :))

 o yazı yerine bence istediğinizi yazdırabilirsiniz sevgilinizin adı olabilir Güzel durucağını düşünürum


      Ve kertenkeler kasıkta güzel durmuş :)

fanatik beşiktaşlılar için :))
           bakın size iki tane daha ejderha :))

    Büyük dövmelerden hoşlandığım pek                   söylenemez ama hoşuma gitti :)

Yine bir ejderha biliyorum çok fazla oldu                           ama elimde değil :)

BACAK VE AYAK BİLEĞİ

         orjinal dövmelerden biri daha :)
 çok fazla karışık gözüküyor hayırr benlik                                    değil bu

 hahha bunu yaptırdığımı düşünemiyorum güliz görse bacağımı koparır sözde kedi sevgisinden ölüyor ama severken o    öldürüyor kedileri biz de daha nasıl olduğunu çözebilmiş değiliz :)
 Yavruu yerim ben bunu ne kadar sevimli çizmişler
 ayak bilğinde minik dövmeler çok güzel                                durmuyor mu?

* :)

                  Busenin favorilerinden :))
Fazla sevimli duruyor çok tatlı ya :))

 Malesef bunu ilkokulda ki kitap kaplarıma benzettiğimi söylemeden geçemedim
Fazla zıt bir çizim hem ölümü hem yaşamı hatırlattı bana sizin düşüncenizi bilemem ama :)

                     ÇİFT DÖVMELERİ

  çok sevimli çift dövmelerinden biri :)

       karşınıza çıkan kaçıncı çapa oldu? :)

            Çok sevdiğim bir model daha :)

                Ve bir tane daha yin yang :)

  İLGİNÇ VE GERÇEKÇİ DÖVMELER

 fazla iğrenç ama gerçekçi dövmelerden biri

               bu da pek normal satılmaz :)

 işte bunu anlayana kadar iki saat fotoğrafla                               kesiştim

     ordaki el gerçek mi dövme mi diye bununla da iki saat kesişme sonucunda elin            gerçek olduğunu fark ettim :)

        başarılı çalışmalardan biri daha :) tamam o kadar gerçekçi durmuyo ama fena                                da değil :)

             Çok gerçekçi bir dövme daha :)

           Eski zamanlarda ingiliz korsesi

                   özel dövmelerden biri

              yine yin yang çift şeklinde :)

              insana acaba gerçek mi diye                              düşündürmüyor değil hani

                    upss bunu sevmedim

    bu çok ilgimi çeken dövmelerden biri

                                         :)



                                  :)
Bu yazı için çok uğraştım hatta iki günümü aldı diyebilirim sürekli sorunlar çıktı karşıma şarjım bitti, resimler yüklenmedi falan derken gerçekten çok uğraştım. Resimler o kadar da istediğim gibi olmadı. Bazı sembol ve şekillere takılıp sürekli koydum :) ama umarım hoşunuza gider gitmezsede canınız sağolsun :))